AÇIKLAMALAR

 

1- Asur belgeleri Salmanasar'ın oğlu I. Tukulti-Ninurta (M.Ö. 1236-1199) döneminden başlayarak, iki yüzyıla yakın bir süre, 'Uruatri/Uruadri' yerine, 'Nairi Ülkesi' deyimini kullanmışlardır. Bu ülke 'Tumme Ülkesi'nden, 'Daienni Ülkesi'ne kadar uzanmaktaymış. M.Ö. XI. yüzyıl Asur belgelerinde ise eski isim yeniden karşımıza çıkmaktadır. Daha sonraki dönemin belgelerinde, örneğin II. Asurnasirpal (M.Ö. 883 /884-859) döneminden kalma yazıtlarda, bu eski ad küçük bir değişikle 'Urartu' biçimine dönmüştür. Aynı ad Tevrat'ta da geçer. Ancak İbranice Tevrat'ta, tıpkı Arapça'da olduğu gibi, birçok sözcüğün yazımında ünlü harf kullanılmadığından (örneğin Arapça'da Türk adı 'Trk' biçiminde yazılmaktadır), yakın yüzyıllarda Tevrat çevirisini yapanlar 'Urartu' sözcüğünü 'Ararat' olarak yorumlayıp, çevirilerinde de o şekilde yazmışlardır. Böylece Van Gölü-Ağrı Dağı bölgesinin ve oradaki en yüksek dağ olan Ağrı Dağı'nın adı, 'Ararat' olarak kalmıştır. 

 

2- Asur Kralı I. Salmanasar'ın hüküm sürdüğü tarihler, bazı belgelerde M.Ö. 1266-1236, bazı belgelerde de M.Ö. 1274-1245 olarak geçmektedir.

 

3- Urartuların bırakmış olduğu yazılı belgeler Asurlularınkinin aksine kuru ve cansızdır. Ele geçen Urartu çivi yazılı tabletleri, az sayıda olup kontrat ve mektuplardan oluşmaktadır. Urartuların en önemli kitabeleri, taş levhalar üzerinde, bina bloklarında veya kayalar üzerindedir. Bunun yanında Hitit hiyeroglifine benzeyen bir çeşit resim yazısı da kullanmışlardır. Elimizdeki Urartu çivi yazılı belgeler yalnızca, Urartu krallarının kazandıkları zaferlerden, ele geçirdikleri esir ve ganimetlerden, inşa edilen sulama kanalları, kaleler ve mabetlerden söz etmektedir.

 

4- Ord. Prof. Ekrem Akurgal'a göre, I. Sarduri'nin çağdaşı Asurnasirpal'dir. Ancak M.Ö. 883/884-859 yılları arasında hüküm sürmüş olan II. Asurnasirpal'in, I. Sarduri'nin (M.Ö. 840-830) çağdaşı olması imkansızdır.

 

5- Her ne kadar bu tabletlerde verilen coğrafi bilgiler yanlış değilse de, adı geçen yerlerin belirlenmesi günümüzde bile çok güçtür. Bunun nedenlerinden biri, yazımızın başlangıcında da belirttiğimiz gibi, aynı bölge ya da kentlere farklı kültürlerden gelen toplulukların genelde farklı isimleri kullanmasıdır. Bu isimler kimi zaman kendinden önceki isimleri çağrıştırmaktaysa da çoğunlukla böyle değildir. O topluluğu ait dil ve kültür, ya da insanlarda o toprakların bıraktığı izlenim bambaşka bir ismi ortaya çıkarabilmektedir.

 

6- Dendrokronoloji, ağaç halkalarının sayısına bakılarak yapılan bir tarihleme yöntemidir. Bu yönteme arkeologlar tarafından sıkça başvurulmaktadır.